26 Mayıs 2009

penceresi önünde karanfil saksı
oturmuş yazar yarim birine yazı
kimi sever bilinmez dumanlı başı


zalım olma sevdiğim,
kalpsiz değilim
batmam elin üstüne ,
diken değilim


pencesi üstünde üzümlü asma
benden başka birini aklına takma
benimki de yürek canım
üstüne basma


zalim olma sevdiğim
taştan değilim
döndür başını bir bak
haram değilim

İşte Ben Böyle Bir Hal İçindeyim

uzunn zaman olmuş yazmayalı...bahanelerimi yazmaktansa şu andaki yazıma konsantre olmalıyım... az kaldı dönemin bitmesine, sınav sonucumun açıklanmasına,tatile girip kafamı dinlememe,hayatımla ilgili kararlar almaya... bir yıl daha geride kalıyor,bana katılanlarrla ve benim unutmaya çalıştıklarımla... bazen düşünüyorum zamanı... vakit, bizim anladığımız açıklamasıyla geçirilen an...weya benim açıklamama göre öyle.. her neyse, işte bu vakit öyle akıyor ki yetişmek zor,bunu herkes biliyor..beenim düşündüğüm başka... bu vakit, etrafımda olan her şey boş geliyor.. küçükken bir şey yedıgımde (bu çikolata olurdu çoğu zaman) bu tadı nasıl alıyorum ben? bu tad beni nasıl mutlu edıyo?herkes benim gibi aynı tadı alıyor mu? gibi sorular sorardım kendime... ve sorularıma cevap alamaz yediğim şeyin tadını da almazdım artık..benim için ısırdığım bir nesne olurdu sorulardan sonra... bilimcime yerleşmiş demek ki şu an da zaman için öyle düşünüyorum.. ve benim için yaşam,zaman anlamsızlaşıyor... boş geliyor her şey...aslında bu durum üzüntülü anlar için ideal.. sıkıntılı anlarım ,anlamsızlaşsa da olur.. bir den anlamını yitiriyor her şey,sonra aradan zaman geçince yine eski anlaına dönüyor... bir git gel yaşıyor kavram anlayışlarım... kafam karışıyor,okuduklarımdan,izlediklerimden çok etkileniyorum..insanların gerçek hayatları değil de - herkesin hayat deneyımı kendınedır diye düşnüyorum - kitaplardaki ,filmlerdeki sanal hayatlar etkiliyor beni... gerçek hayatlar çok sığ ve insanlar samimi değiller,duygularını paylaşmayı bilmiyorlar,ruh desen ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan insan çok... amaa bir kitap okuyorsun,uzun uzun ruh tahlılleri.. insan kokuyor buram buram.. işte diyorsun yaratılan insan böyle bir şey olmalı... derinine inildikçe büyüyen,düşünebilen,nefes almaktan başka görevleri de olduğunu bilen.... hasret kalıyorum böyle şeylere... derdim büyük... istiyorum ki oturayım bir denizin karşısına konuşayım.. anlatayım durmadan...ama konuşarak değil..yoruldum konuşmaktann.. sesim çıkmasa bile anlaşılsın haykırmak istediklerim.. anlasınlar derdimi... konuşulacak kadar basit olmadığı için konuşarak anlatmayı seçmediğimi anlasınlar... dinledikten sonra da sessizce çekip gitsinler... boşalmış halde biraz yalnız kalmalıyım...

işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim

............