10 Aralık 2010

Kill Bill

   Sevgili feys,
   Bilirsin ben film izlemeyi çok severim.Ya sinema olsun ya da evde tek başıma.Şimdi bebeğim, dicen ki nerden çıktı kızım bu film milm işi.

  Ya uzun zamandır yazmayı düşünüyorum, ne yazsam diye düşünürken birden aklıma bir film geldi ...Kill Bill... İki bölümden oluşan filmde ikinci bölümde gelinin geri dönüşü vardı.O filmde gelin öyle bir dayak yedi ki, bilmem kaç aylık hamile olmasına ve de komaya girmesine rağmen uşağını düşürmedi. O gün kendi kendime şunu dedim : " La ne kadınlar var dünyada.Ben iki tokat yesem bayılır,ne varsa düşürürüm.Şu kadına bak
eşşek sudan geldi ama onun yediği dayak bitmedi ama ne bünye var ki ne ona ne de bebeğe bişi oldu." O günden sonra idolüm oldu Uma Thurman.

    Şimdi canımcım,aradan yıllar geçti.Ben büyüdüm,okullar bitirdim,kpsslere girdim,atama heyecanları yaşadım...Bir gün televizyonu açtım ki ne göreyim.
Bizim Uma'nın Türk versiyonu var. "Tanrımm, iştee bir idol daha.Üstelik Türk.. " Nasıl bir heyecanlandım sorma feys... Bizim burda hamile bayanlar bişi olcak diye dışarı çıkmaz,heyecan yapmaz,stresten uzak durur,son zamanlarında işten izin alır,dinlenir..Lakin benim idolum olan hanım kızımız
oooo, meydanlarda boğa güreşi  yapıyor. Matadorlara taş çıkarıyor ki eli sopalı ,üstelik Osmanlının savaş taktiği olan "vur-kaç" taktiğini uyguluyor.Tabi birazcık sorun oluyor,çünkü vursa bile kaçamıyor.(Sanırım vurduktan sonra kaçabilmek Osmanlının hüneri ) Neyse cancağazım,
hanım kızımız biraz problem yaşıyor. Uma'dan farkı, Uma daha iri yarı,daha güçlü. Sen sen ol feys, boyundan büyük işlere kalkışma..Bu arada boyun kaç santim senin hacı? Biraz ordan üstün gibisin,birazcık da yakılışlıya yakın,soluk benizli,renkli gözlü,üçgen vücudlu gibisin.Yanılıyorsam Allah'ını seversen söyle hacım.

    Feysss, şimdi  sana kahvaltı hazırlasam en çok ne istersin,hadi  söylee...Ben patates kızarması,sigara böreği bi de sucuklu yumurtaya hayır demem.
Yarın bana kahvaltıya gelsene.Enfes bi çay demlerim sana.Evde ekmek az kalmış gelirken alır mısın? Hee bi de yumurta bitmiş.Gelirken Ankara Ünv.sine uğra orda bir yıllık yetecek yumurta varmış. Çok para tutar alamam deme, bedava beee...Adamalar nereye kullancaklarını şaşırmışlar,
hiç olmazsa biz yeriz be...
 
     Feyss, ortalık pusuluyken gel sen benimle takıl.Beraber film izleyelim( Kill Bill in 3,bölümü var haa,onu ızlerız) , kahve yapayım sana,sonra revani yapmasını  öğrendim güzelce yaparım sana.Sonra bi fasıl yaparız, bi kuple şarkı söylerim sana. Ney ,bilem üflerim. Şarkı demişken du ben sana iki satır bişi
yazayım.

Mal sahibi,mülk sahibi,
Hani nerde bunun ilk sahibi.
Mal da yalan mülk de yalan,
Gel de biraz,sen oyalan..

1 Kasım 2010

sen insansan ya ben..

  
çok çok uzun zaman önce duygularını yazarak paylaşan küçük belki de yaralı olduğu için kendini küçük gören ir kız vardı. hayat öyle şeyler yaşattı ki artık duygularını yazarak bile paylaşamaz oldu. istedi ki hiçbir kelime şahit olmasın o duygulara..hani kalem unutmazdı ya işte istediki unutulsun bu sefer ve o yüzdendir ki yazmayışları...

aradan zaman geçti...kapandı belki de kabuk bağladığı için kapandığı sanılan yaralar sarıldı.hayat telaşı devam ederken nefes alması için ona bir kaç gün verdi ona yaşam...biraz dinlen,ruhunu boşluğa bırak, gönlünü huzura ulaştır,düşüncelrin yerlerine yerleşsin dedi genç kıza... kız da öyle bir kandı ki bu izne sandı ki  gerçekten kendisini düşünen bir yaşam var ve ona tavsiyede bulunuyor...olsun bazen kanmak iyidir dedi kız, bazen insan yalanlara gerçeklerden daha fazla sarılır, inanmak ister kendisini mutlu edene.. böylece boşluğa bıraktı kendini...

uçurumdan aşağıya attı kendini... öyle ki arkasındaki denize sırtını vermişti ve kollarını yana açarak bıraktı kendini usulca...boşluğu hissetti teninde.. hiç tahmin etmemişti boşluğun bu huzurunu... evet boşluktaydı, ama düşeceği  yerden korkmuyordu nedense..kendi de anlam veremedi bu korkusuzluğa..kayıtsız mı kalıyordu bazı şeylere, cevabı yoktu sorusunun..sadece o boşluktaki rüzgarı hissediyordu... derdi yere çakılmak değildi zaten,sadece neydi o boşluk, neden garip bir huzur vardı... huzur hissetmesi için ne olmuştu ki.. veya kendine hakim olamadığı için hissettiğini huzur mu sanıyordu..

bir sır geldi elime...değerli ve çok kıymetli..tembih edildi sadece sır kalacaktı... sır olarak kalacaktı tabı elbette lakin ağır gelirse ne olacaktı...büyüklüğü nispetinde ağırdı bu  sır. kendi kalbine sığmayacak kadar büyük,aklına sığmayacak kadar mantık dışı...o zaman anladı bir peri kızı olmak gerektiğini..elinde sihirli bir değneği olmalıydı...değişmeliydii bazı şeyler, hayırr çoğu şeyy değişmeliydi.. dipsiz bir kuyua attım kendimi sırrımla birlikte... belki de o kuyuya neden düştüğümü ben de unutmalıydım...

farklı şeyler yazmaktı amacım yazıya başlarken,ama o kadar başka şeyler çıktı ki ağzımdan... somut olarak gördüm içimdeki sıkıntıyı...o zaman anladım yazan ellerim değil gönlümdü...


 

16 Şubat 2010

Haraket Vakti

artık günü gelmişse zamandan,
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan...

     vakit gitme vakti artık.o  kadar beklemenin,o kadar sıkıntının meyvesi bu gitme.hem monotonlaşınca bazı şeyler gitmek gerek bulunulan yerden.biraz sıkılmışlık biraz monotonluk biraz da eğitim yine yollara düşürdü bizi.bu sefer bayağı uzaklara gidiyorum.yaklaşık 16 saatlik bir yol bu.( kdz ereğli-elazığ) 

    nasipse perşembe günü yola çıkacaz.cuma günü de elazığa varır kaydımı yaptırırız.sonra kalma yerlerine bakarız.sonra bizimkiler eve dönüşe geçer ve ben yeni yerime alışmaya çalışırım:) uzun zamandır istediğim bir şeydi.duyunca ben dahil herkes çokk sevindi.tebrik msjları,telefonları,yüz yüze tebrikler..popülerdim bu hafta yani:) aslında okul kaydı biraz daha geç olsaydı da şu kazanmışlığın tadını daha çok çıkarsaydım ,diye de geçiriyorum içimden:) şimdi biraz telaş oldu.eksikler alınmaya çalışılıyor,valizler hazırlanıyor ,gezmeler de ihmal edilmiyor:) yarın iki  tane gezmemiz var annemle:) annem işten çıkıncaa doğruu ilk gezmeye,orda iki  saat dur sonra ikinci gezmeye:) ikincisi planda yoktu lakin ben gidiyorum diye erkene alınmış bir gezme:) burdaan ev sahibesine çok tşk ediyorum,hamile haliyle benim yüzümden telaşe düştü.gerçi benim haberim olmadan yapılmış bir organizasyon.ayrıca  çok hoşumaa gittii :) annemin arkadaşlarından biri de hediye terlik almış sağolsun.valizime ilk onu koydum:) çok eşya götürmemeye çalışacam,bakalım becerebilecek miyim:) şimdilik bir büyük bir de küçük valivimiz dolu...bir de lapto  çantası var,sonra ayakkabı çantası olacak,bir de çantalarımı kotduğum çanta var.. :) bu ne beeee:) neyseki hazırlığımın büyük kısmı bitti.birkaç eşya dışında her şeyim hazır.sıkışıp bir şey unutma durumum olmayacak.
   neyseeemmmm...lafı çok uzatmayayım.vakitt ilerlemiş bir haylii..yarın erken kalkacam,bir sürü işim var,gezmelerim var,yarım kalan valizlerim varr,sonra gece izlenecek dizilerim var,filmlerim var... :)
  canımcım , her şeyin hayırlısı diye dua ettin.ve çok istediğin bir şey sonunda oldu.iyiki kazanışım,iyiki buraya gelmişim dersin inşallah..orada çok hayırlı insanlarla karşılaş ve oradakilere de senin çok hayrın dokunsun.sıkıtnı,stres,üzüntü uzak olsun senden.her türlü kaza ve beladan korusun seni Rabbim..kendine iyi davran canım...

13 Şubat 2010

garip bir GEN:)

bu geceyarısı hayatımda yapmadığım bir iş yaptım.. ( yaklaşık gece bir buçuk  civarında) evdeki bulaşık makinesi aylardan beri bozuktu.benımde deterjana karşı alerjim olduğu için bulaşık yıkamak sorun oluyordu.yaklaşık bırkaç hafta önce eldiven aldım da rahatlamıştım.neyse efendim bu gece bize gelen misafirlerden birinin oğlu tamir konusunda süperdir.dedik bir el at bizim makineye..tabi ben de yardıma koştum. veeee makine olduuuu:):) yakşalık ıkı saat uğraştık tabi.çok da yorulduk yanim.ama bir bulaşık makinesinn içinde neler var biliyorum artık:) üstelik vida sökme ve takma işinde de iyiyim:) elim yatkın böyle şeylere.ne garip değil mi:) deterjana alerjisi olan  narin parmaklarım tornavidayla   çok barışık:) zaten inşaat işine de olan merakımdan dolayı bende bir gariplik oldugunu biliyordum:) inşaatta amele gibi çalışmayı da severim ben:) söylemesi ayıp  balyozla beton kırmışlığım var yanim:) yaklaşık beş dakka kırma işlemim sürdü lakin ertesi gün sırtımda var olduğundan haberimin bile olmadığı kaslarım ağrıdı:) ama işte böyleyim ben..babam ve rahmetli  dedemden( ikisi de inşaat işinde ustadır.ellerine iş yakışır) bana geçen DNA yapısı bu, napalım...genlerimle oynayacak halim yok ya:) bu genlimi öncede fark etseydim inşşat müh. veya mimarlığı seçerdim yaw:) sen git en hassas mesleği edebiyat öğretmenliğini seç:P  eline al kalemi kibarca yaz dur..yaw tornavidanın verdiği zevki vermez ki kalem  :-))

neyse... bu garip genlerimi de yanıma alıp, gecenin kalan vaktini  (- güzellik uykuma yatmak üzere- )  yatağımda  geçireyim:)

12 Şubat 2010

ŞEYTANA KARŞI

 bu gece,yani cuma gecesi, çok güzel bir film izledik ailecek.kardeşim izlemeye başlamıştı ben de takılayım ona dedim ki iyi ki demişim. tv8 de izledik.güzel filmler veriyor o  kanal.kalasik tarzı,dönem filmleri. bu filmde de sınıf farklılıklarından bahsediyordu.aynı okulda olan iki grup gencin çekişmesi.bir tarafta aristokratlar diğer tarafta halktan kişiler.bu yüksek tabaka öğrencilerin diğerlerine yaptığı eziyetler anlatılıyordu.

izlerken sanki bana karşı yapılıyormuş  gibi hissettim ve acayip sinir oldum.yani nasıl bu kadar hayvanlaşabilir bu insanlar anlamıyorum ki.nasıl  bir gurudur bu ya? ben senden üstünüm, duygusu o kadar hakim ki...düşük tabakadan bir çocuk vardı,şöyle yağız delikanlı, o biraz hadlerini bildirdi onlara.hatta dövdü birkaç tanesini valla içimin yağları eridi:) keşke daha çok dövseydi:)

haksızlıklara karşı acayip sinirliyim.bana karşı da haksızlık yapıldı zamanında, o  zamanlar susmuştum ama artık kararlıyım susmayacağım.yanımdakine de haksızlık yapılırsa onu da savunacağım.haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan gibidir. ay çok dolmuş içim bu konuda..birinin diğerini ezmesine dayanamıyorum. neyse çok geç oldu,sinirlerim daha çok gerilmeden güzellik uykuma yatayım:) bol adalet dolu nice günlere..

7 Şubat 2010

Zor Günler Bunlar bee

onbeş tatilin son günündeyiz.yarın artık iş başı yapılacak.gerçi benim  için  fark eden bir şey olmuyor.umarım tatilin bitmesi işime yarar:)
  bekleme,sıkıntı,stres dolu bir tatildi benim için... sonuçları bekle,onu bekle,bunu bekle..tezcanlı ruhum iyi bir sınavdan geçti,hala devam ediyor tabi.uzun zamandır böyle bekleyşlerim olmamıştı.ayrı bir heycan,renk kattı hayatıma:) monotonluktan çok hızlı çıkış oldu:) tabi beklediğime değdi mi orası tartışılır.her şeyin hayırlı olması için dua ettiğimden sonuçlar görünürde olumsuz olsa da altında çok hayırlı nedenlerinin olduğu bilincindeyim ,çok şükür.( bir an cümle bitmeyecek sandım) tabi bu bilinçte olmak üzüntüye engel olmuyor.hayal kırıklıklarına da..olması kesin gözüyle baktığım yer olmadı.şokunu uzun süre atamadım üzerimden.neyseki şu ara biraz daha iyiyim.ama olumsuzluk dolu günlerdi benim için.pişmiş tavuk halt etmişti yani yanımda:) çok şükür ki şu an için tavuktan daha iyi durumdayım:) hele biraz önce aldığım haber içime bir damla su serpti.bir damla diyorum,daha fazlası değil:) ama buna da şükür,şeytanın bacağı kırılıyor sanırım:)

  hayatımda olumsuz bir şey istemiyorum uzun süre.bir şey istememeye razıyım,yeter ki hayır cevabını almayayım.o kadar hüsrana uğruyorum ki artık ben bile şaşırıyorum kendime.sanırım sinir dolması var.en ufak bir hayır cevabı içimde fırtınalara yol açıyor bu aralar.haklı bir hayır cevabı olsa da dinleyemiyorum artık.kırılmaya yüz tutmuş kalbim.ne dersen ters anlayacak durumda. ben bile bişi demiyorum artık ona.karşı karşıya gelmemek için uğraşıyorum.hele hayal dünyam..orasını çok uzaklara göndermenin derdindeyim.bir şey düşünüp hayal kurmamak için huzursuz yaşıyorum artık.oyalancak bir şeyler arıyorum ki kendimle baş başa kalmayayım. çok yükleniyorum kendime farkındayım fakat gücüm yok başka türlüsüne.işler yoluna girecek biliyorum,umut doluyum ben amaa.. aması var işte.boğazıma kadar öyle dolmuşum ki bir yudum su bile gitmiyor artık içeriye. lütfen artık bana hayır denilmesin.eğer denilmesi gereken bir durumsa o durumla karşılaştırmayın beni.

  aslında tatilde güzel geçen birkaç gün oldu ama şu an onları yazmak içimden gelmiyor.tatilim kötü geçmedi sayılır ama çok stresli ve heyecanlı geçti.biraz sıkıntı gerekli biliyorum.nasıl olgunlaşacak başka türlü.sıkıntılara göğüs germesini bir an önce öğrenmeliyim ki her şeye hazırlıklı olsun ruhum.. en kısa zamanda güzel haberlerin yazılması dileğiyle...

6 Şubat 2010

Anladım ki...

Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe,
Sırf sana benziyor diye,
Usulca sokulup ,merhaba,dedim...

kafası bozuktu kızın,her zamanki gibi...kafasını dağıtmak için dışarı attı kendini.şuursuz bir şekilde sokaklarda gezerken bir kafe gözüne ilişti.biraz uğrayıp bir şeyler içmek istedi.bir kahve isteyip düşüncelerine geri döndü.kafası karışık,gönlü kırgın,yüreği parçalanmış bir haldeydi.her zaman böyle mi olacaktı hayat ona karşı, bu düşünceler içindeydi.derken bir ses duydu, sandalye boşsa yanına oturmak için izin istedi genç adam.boş gözlerle adama baktı kız,konuşmak istemedi,o yüzden sadece kafasıyla olur işareti yaptı.hemen yanına oturdu genç adam,o da bir kahve istedi. yalnız başına kahve içmenin zevki olmaz,dedi genç adam.kahveler eşliğinde sohbete başladı genç adam.anlamıştı kızın moralinin bozuk olduğunu,ama hiç sormadı ona nasılsın diye.anlattı sadece, kızı aklındaki düşüncelerinden uzaklaştırmak istedi.bazen komik oldu,bazen psikolog,bazen de anlayışlı bir sevgili...amacı ,kızı biraz olsun gülümsetmekti.dinledi kız, kah hak verdi kah dalga geçti adamla.saatler geçti böylece.. artık kız da sohbete katılıyor,hatta gülüyordu... kızın ışıldayan gözlerinden cesaret aldı genç adam ve kıza bir soru sorma hakkını buldu kendinde...
- küçük hanım bu güzel gülücükleri her zaman görmek istiyorum.mümkün mü acaba?

şaşırdı kız.ne diyeceğini bilemedi.o eski ruh haline geri döndü.içi ezildi birden.halbuki iyi vakit geçirmişti genç adamla.moralini de yerine getirmişti..ama dedi yüreği, ama olamaz... bir şey diyemedi,sadece aklından bir mısra geçti ve masadan kalktı gitti..

anladım ki hiç kimse,
hiç kimse sen değil
hiç kimse senin gibi
canımdan öte can değil..

1 Şubat 2010

Güzel bir gün ölmek için,
Sorma neden,niçin,
Her şey yalnızlıktan.
Bak ,bak,bak
Güzel bir gün ölmek için..

30 Ocak 2010

Maziden Kalan Hoş Bir Sada

bu akşam müzik proğramı izledim.evvelden beri müziğe karşı bir ilgim vardır.küçükkene ( küçükken) elime alırdım süpürgenin borusunu ,kendime mikrofon yapardım ve başlardım şarkı söylemeye.bi de hatırladığım "dünya dönüyor ,sen ne dersen de" şarkısını söylediğim:) bu şarkıyı bağırarak söylerdim.belki de sesimi kısarak ,hani kimse duymasın diye. yani insan bebek şarkıları söyler dimi, yok efendim ben nilüfer 'den aşağısına konmam:) bugün bile o şarkıyı severek söyleri.,maziden halan hoş bir sada:)

bazen canım çok faazla şey çeker, şarkı  söylemek..tek başıma söyleyecem ama..yanımda biri olunca heyecan yapıyorum ben ya,sonraa zaten ince olan sesim daha da inceliyor.kuyruguna basılmış kedi gibi oluyor:) bu arada müzik dinlerken çok ayrım yapmam.fantazi ve arabesk hariç kulağıma hoş  gelen her tarzı dinlerim.  haraketli parçalarda coşarım,slowda hüzünlenirim,sanat müziğinde ruhum okşanır,operada( ki spente'yi çok severim) sesin kuvvetini hissederim..şu anda ise şebnem ferah çekti canım.bilgisayardaki şebnemleri bir araya getirdim şuan sadece onu dinliyorum.bu kadını her zaman severim.anlamlı sözleri olan şarkılar yazıyor.şeyy ben de onunla birlikte söylemek isterdim şimdi...şeyyy hem de çok isterdim..

bazen arkadaş meclislerinde nağmeler tüttürürüz. fenur, hadi söyle ısrarları alırım bazen.naz yaptığımdan değil ha, ben utanıyorum da ondan..sesim titrer,incelir de incelir... zaten incecik sesim var bee:)

eğer hayata bakış açım farklı olsaydı( ki şuankinden çok memnunum) kesin konservatuara giderdim.opera bölümünü (varsa tabi) seçer, dizilerde oynardım:) ne alaka deme şimdi.. opera söylerken rol yapılmıyor mu canım..adamlar obaa çalarken koşuyor da ,siz de haa:) hee bir de piyano çalmak isterdim.parmaklarım yetişir tuşlara diye:) şey keman da çalabilirdim.sonra yönetmenlerden biri beni keşfederdi ,hemen dizi teklifi yapardı.sonra sinema filmi derkenn gelsin şöhrett:) hem ses var hem görüntü hem yetenek misali dehşet bir şey olurdum be hacıı:) tabii şöhreti kaldırabilecek olgun bir ruhum da var yanii...

lisedeyken bir hayalimiz vardı arkadaşlarla.. öss'yi kazanınca bir bar kapatacaktık ve ben orda şarkı söyleyeceektim.hatta ( kimse duymasın ama) ben kendimi o sahnede hayal bile etmiştim defalarca..üstümdeki kıyafete varıncaya kadar..şarkılarım bar tarzı şarkılar olacaktı.öyle gazino vari değil:) ama yapamadık be blog..bak yıllar geçti aradan ve benim hala içimde bir kırık tebessüm olarak kalmış bu hayalimiz...

eee dinlediğimiz sanatçıya ayıp olmasın babından hemen onun bir kaç dizelerini yazayım..

   karlı dağların ardında biri yaşarmış
   bulut olur ,yağmur olur ,bize bakarmış
   hem uzak,hem yakınmış,
  yanakları al almış
  deli kzıım uyan, söylenenler yalan
   deli kızım uyan,bir tek sensin duyan...
 

28 Ocak 2010

Romantik Perşembe Kuşağı


 romantik bir perşembe kuşağından  merhabalar efendim:)  


kanallarda böyle kuşak günleri yapıyorlar ya ben de heves ettim:) baktım kafam iyi,anlatcak çok şey var,en önemlisi kahvem var en köpüklü ve en sütlüsünden, dedim bu gece olsa olsa romantik kuşak olur..ilham efendi de ara sıra kendisini gösteriyor,ara sıra çekiliyor.neyse canım idare edecez bir şekilde,yazının sonu gelir merak etme;) 


blog, beklemedeyim ben yine yaa...hayatımda hep beklemelerim olur benim.alışkınım aslında.sonunda kavuştuklarım da olur kavuşamadığım da. ama beklemesini iyi bilirim ben.zaman sınırlamam yoktur.hele ki birisi bekle desin, istediği zamana kadar beklerim.nedenini,niçinini sormadan beklerim.kavuşmanın cazibesi bütün ruhumu sarar, beklemedeyken çektiğim sıkıntılarımı unuturum. kavuşmanın o güzelliği... neyse bloğum,şuanki beklemem bir aşk için değil ,tamamen maddi bir istek.aşk gibi ruh yok o beklediğimde. yüksek lisans başvurularım vardı.iki tanesini yaptım,yarın da bir tanesi yapılacak.bir tanesi  açıkladı olmamış.kaldı ki  en çok istediğimdi.ama hayırlısı dedim,sesimi kestim.yarın bir tanesi daha açıklanacak.heyecanla bekliyorum işte. haftaya da yarın başvurulacak olan açıklanacak. işte yine bekleme,bekleme..


içimde garip duygular var..onları tam olarak hissedemediğim için midir,yoksa Türkçemin zayıf olmasından mıdır bilinmez isimlerini yazamıyorum. aklım karışık,kalbimdeki kaos anlatılamıcak kadar büyük..hangisine kulak vereyim, hangisini anlamaya çalışayım? hepsi birleşince işte kelimelere dökülemiyor içimdeki o  duygu... 

hissetmediklerimden bahsedeyim,belki yararı olur hissettiğimi anlatmaya.. mutsuz ,huzursuz,üzüntülü değilim.olumsuzluk hissetmiyorum. sadece merak,heyecan,ne olacak acaba korkusu ve olacak şeyler için heyecan, biraz umut korkuyla birlikte,yeniliklere açık olmayan duygularımla yeniye merak duyan duygularım, acabalarım,nasıl olur ki'lerim, güzel olacak diyen duygularım,ne olcak ki diyen cesaretim...iştee hepsi birleşince , şu kelime içindeki duygu  diyemiyorum.ama içimde bayagı his varmış  yazınca onu gördüm:) 


öyle işte bloğum,insan olmak kolay değil.zaten insan olmanın ağırlığı  altında eziliyorum bazen.iki zıt duyguyu aynı anda yaşarsın,aynı anda iki yol çıkar önüne,seçmen gereken iki şeyden biri vardır.birini seçersin aklın diğerinde kalır.yaptığın yanına kar kalırken yapamadığın hep  aklında ve yüreğinde kalır.ee değil mi ki ateş ve su vardır ruhumuzda,o zaman böyle zıtlıklar hissetmemiz insan olduğumuzun kanıtı.biri yakıcı diğeri ise söndürücü.. işte içimde çoğu zaman bu iki zıtlığı hissederim.bazen yakarım kendimi serinliğe ihtiyaç duyarak bazen de söndürürüm içimdekini ateşin sıcaklığına hasret kalarak...vel hasıl kelam, zordur yaratılmışların en şereflisi olmak... ama şükretmek gerekir ,bu şerefe nail olduğumuz için...


yazı boyut değiştirmeye başlarken, ben bitireyim.başı ve sonu birbirine uymayan karmaşık bir şey çıkmasın ortaya:) ben beklemeye devam edeyim,güzel haberlerim olsun da mutlu bir kuşak açayım sana:)

17 Ocak 2010

Nun yerine Mim...

          birkaç yıl önce dogum günümde kendıme kitap hedıye ettim. adı Nun Masalları... kıtabın başına da not yazdım.hayatında güzel masallar olsun diye... ondan sonra bır nun aşkıdır gitti bende..daha sonra aynı yazarın başka kıtaplarını okudum.orda da nun'dan bahsetti.tam olarak idrak edemesem de nun'un anlamını,bende farklı duygular uyandırdı. ama şimdi nun degıl  de mim var...kıtap alemındeki nun yerıne sanal alemdeki mim varlık gösterdi.mademki adettir bu alemde mimlenmek, varsın uyalım bu geleneğe yazalım mim yazımızı... ayrıca bizi mim'leyen arkadaşımıza da burdan sevgilerimizi iletelim ( ruhumun heykeli) , bizi layık gördüğü için bu adete..

1-2009' a girerken gözlerinizi kapatıp ne dilediniz? ne oldu?

     normalde yıldonumlerınde hıçbir şey yapmam.ama bu sefer degısıklık yaptım.gözlerimi kapattım ve yenı bır işe başlarken yaptıgım şeyi yaptım. Besmele ile yeni yıla girdim.gözlerimi açtım ki ne göreyim bizim evin duvarı karşımda:)


2-2009'un en mutlu eden olayı nedir?

    sanırım işten ayrılmam:) kurtulduğuma çok sevinmiştim.


3-2009'un en çok üzen olayı nedir?

     sevmediğim işime girmem..


4-2009 Sizce ne renkti?

    valla bana kalsa tecrübenin rengi.ama onun rengini bilmediğim için çok sevdiğim rengi yazayım : mor


5-2009'u tek cümle ile anlatır mısınız?
 
     hamdım,piştim.


6-Yılbaşı hediyesi ne aldınız?

    böyle bir adetim yok.


7-2010 yılı için ne dilediniz?

   herkesin( arkadaşlar ,aile falan) sağlıkla,mutlulukla yaşayacağı bir hayat için dua ettim. önceki yıldaki bütün aksiliklerin bu yılda olmamasını istedim.ama bakalım nasıl  güzel tecrübeler beni bekliyor:)

       işte mimlendiğimin resmidir :) birine desem ki  ben mimlendim die , amanın naptın kız der :) ama şu durumda mimlendim die yüzümde bir gülümseme:) daha neler görcez bakalım şu sanal-i alemde:)

7 Ocak 2010

Kötüyüm ben kötüyüm

sabırla beklemedeyim...ben sabrediyorum ama suratım köy yollarına döndü. hayatımda çıkarmadıgım kadar sivilce çıkarıyorum bu aralar.bana kalsa stres yapmıyorum,sakince bekliyorum.ama bilincim benden akıllı olacak ki olanları farkında ve bana farkındalıgını sivilcelerimle hissettirmeyi biliyor. yüzümün bir yanı yaklaşık beş sivilce ile şereflnmiş durumda ki sivilce nedir bilmeyen biriyim. aynaya bakınca gayet çirkin bir yüz görüyorum ki bu yaratılışıma bir isyan değildir, asla... zaten bu ara aynaya da bakasım gelmiyor. kendimi gayet çirkin hissettiğim günlerdeyim. üstelik bugün de sinirlendim yine. sinirlenince bağırıp çağırmıyorum ama içimde kalıyor bir şeyler.

begendiğim nevresim takımlarını alamıyorum kaldı ki kredi kartı borcumu da ödedim.ayrıca bir tıkla halledilecek işim. neden hala bekliyorum? inanın ki bilmiyorum. begendıgım şeyi alamıyorum, enterasan...

begendığım bır kıyafet vardı.bugün fiyatını sordum çok pahallı geldi.etiketin yarısı olsun alacam.çok hoşuma gitti. ama şimdi al(a)madım içime oturdu.

bugünkü pastanede yediğim ekleri begenmedim.üstelik çok az geldi.başka isteyecektim ama sinir oldugumdan istemedim. sakince sinirlendim.o da nasıl oluyorsa artık.

çizmeme gıcık oluyorum.kaldı ki geçen sene indirimden almama ağmen tonla para verdim onlara.sonra yeni bir tane aldım ama onun da fermuarını bozdugum için tamir edilmesini beklemek zorundaım.bu arada siyah çizmelerimi giyiyorum da saolsunlar amma ağırlar. bacagım agrıyor şu anda..

bu akşam gittiğim misafirlikte yediğim çerezler midemi bozdular.bu suratın haline bakmadan utanmadan yani yedim hepsini.sanki suratımdan intikam alır gibi. ama gecenin bu vakti oldu midem hala fena...

daha yazacak çok hoşnutsuzlugum var ama bu gecelik bu kadar,ellerim de yorgun. bazen bir işi yaparken inanılmaz aksilikler yaşar son anda hiç beklemediğim bir şekılde işlerim hallolur.yani mucıze gibi olur. şu anda da o bazenden birini yaşıyorum. inanılmaz aksilikler kol geziyor hayatımda. biliyorum her sey bekledıgımden çok daha kolay sonuçlanacak..amaa... o son an ne zaman gelecek ... ?

4 Ocak 2010

Kar

Karlar düşer,
Düşer düşer ağlarım,
Hep ismini,
Hep ismini anarım....

yılın ilk kar'ı...haftanın ilk gününün öğlen vakitleri...kahvaltı hazırlarken o melek gibi beyaz damlaları görünce bıraktım yemeği yazmaya başladım:) şimdi de perdeyi çektim ki o beyazlığı daha güzel göreyim. her bir taneyi bir meleğin indirdiğine inanan ben karın yağmasını bir kutsallık olarak atfederim. sanki gökten bereket,güzellik yağıyor. beni mutlu etmeye yeten bir manazara:)

hadi çok yağsın, okullar tatil olsun,herkes kar topu oynamaya bahçelere dökülsün:)

2 Ocak 2010

yeni yılcık:)

yeni yılın ilk günleri biraz soğuk başladı ki olması gereken de bu.yılbaşının cumaya denk gelmesıyle tatıl dilimi biraz daha uzamış oldu.yorulmuş olanlar varsa güzelce dinlensin:)

yeni yıl dileklerinde bulunmadım,bulunmayacağım da. yeni yıl ne ki bana bir şey getirsin. doğum günüm daha özel beim için, o zaman dilekte bulunabilirim ama yılbaşında değil. ama yine de yeni yıla girerken birkaç bir şey geçirdim içimden,ama o da bana kalsın.

2009 yılının başı farklıydı sonu farklı oldu.başlangıçtaki ben ve sondaki ben çok farklıydık.baştaki kalbimle sondaki kalbimin farklı olması gibi.baştaki tecrübesizliğimle sondaki tecrübem gibi.baştaki sahip olamadıklarım sondaki elde ettiklerimde olduğu gibi... başı ve sonu farklıysa bir yılın, geçen zaman zarfında yapmışız demektir güzel şeyler. hiç olmazsa bir haraket etmişiz güzel olduğu tartışılsa da.

yılın ilk günlerinde içimden gelen ve olmasını istediğim iki dileğim var: biri haraket.eğer durağanlaşıyor ve üretkenlik yoksa biraz haraket iyi gelir düşüncesi. uzak yerlerde haraket ama bu. uzak kentler,şehirler,farklı insanlar, değişik problemler,farklı sevgiler, değişik yemekler, ilginç alışveriş merkezleri... ikincisi ise birazcık özel bir istek...paylaşmak istemiyorum, büyüsü kaçmasın,sadece bana ait olsun diye.paylaşmaya bile kıskandığım bir istek. olma ihtimalleri ne oranda bilmiyorum ama bekliyorum sabırla. geçenlerde annem dedik: " sen tezcanlı bir insansın ama aynı zamanda sabırlısın da." ben de kendim hakkımda öyle düşünüyordum ve annem sağolsun dile getirdi.

yeni yılın ilk günlerinde değişik şarkılar dinledim.kardeşim sayesinde ilginç bir laz grubunu tanıdım kaldı ki begendim kerataları:) eğer şarkılarının sözlerini bulursam yazarım.sonuçta onları dinleyerek yazıyorum, şarkılarını da not düşeyim de mi:) bir aşk şarkısı ama müzik kısımlarında oynanabilinecek kadar haraketli:) işte benim laz milletim; aşıksan vur saza ,şöforsen bas gaza cinsinden :) romantizm buraya kadar,stop:)

ehh hadi yeni yeni nice yıllara akalım.yeni yeni nice insan tanıyalım.yeni yeni nice güzel işler yapalım. yeni yeni nice öğrenci yetiştirelim.yeni yeni evler düzelim,yeni yeni ayakkabılar,çantalar alalım.yeni yeni nice çocuklar doğurup ülkeye bir fayda sağlayalım:)

adet üzere;

Marsis dağı yine başın kar mıdır?
Yaylalarda çimenlerin var mıdır?
Yalan dünya sana bana dar mıdır?
Ah ulan sevdalık yaktın canımı…

Yalan dünya sana bana dar mıdır?
Ah ulan sevdalık yaktın canımı…

Gidelim sevdiğimin yoluna
Karışalım taşına toprağına
İsyan olsun ha bu derdin dünyaya
Ah ulan sevdalık yaktın canımı…

not: bu şarkıyı sizinle söylemek keyifli olurdu gençler ; )