29 Aralık 2009

başlık yok artık aaa

yılın son ayının son günleri.birkaç gün sonra yeni yıla gireceğiz. kimseye iyi dileklerde bulunacağımı sanmıyorum.kim nasıl istiyorsa öyle girsin yeni yıla. yok efendim mutlu,mesut,sağlık dolu nice yıllar temennilerini rafa kaldırdım artık. kim nasıl istiyorsa öyle girsin.herkes kendi temennisini dua şeklinde etsin. yeter yaw benden geçindiğiniz:) biraz da siz kendiniz için dileklerde bulunun.benden bu kadar...

yılın son demlerinde nezle olma belirtileri gösteriyorum.hapşırma ve burun akıntısı şeklınde. bir de halsizlik var biraz. inşallah hafif atlatacağım türden bir şey olur.

yeni yıla iki yeni şey aldım.bir iki bir şey daha aldım ama onlar siparişler, elime geçmediler. bu ara deli gibi alışvriş yapasım var. almakla da durmayacak daha da coşacak gibiyim. gördüğüm her şeyi begenmeye başladım.sanki etraf benim zevkime göre düzenlenmiş:) sıkıntımı bu şekilde atmaya çalışıyorum sanırım.ama maddi kaynaklarım bitince durum fena olcak gibi:) tabi bir an önce kendimi sakinleştirecek başka şeyler bulmazsam:)

eski-yeni yıl yazısı yazacağım ama daha erken.hele birkaç gün daha geçsin. şöyle şanıma yakışır bişiler yazayım:) neyse blokcuğum burnum çok akmaya başladı, dişim mi lenf bezlerim mi anlayamadığım yerlerım de ağrımaya başladı,kafam da bulanık birazcık..en iyisi dinlenmek...en güzel sevgilerimle..

28 Aralık 2009

Oy Oyy

sıkıntılı bir gün daha. ne mutlu bana ki dertsiz,tasasız günüm geçmiyor.ve ben insan oldugumu her fırsatta hissediyorum:)

bugüncük sinirimi bozan iki şey daha oldu.çok basit olaylardı fakat benim canımı sıkmaya fazlasıyla yettiler.sanırım sinir dünyam zaten bozulmuş vaziyette .dolayısıyla en ufak bir şey bile sıkıntımı artırmaya yetiyor. olumsuzluklar üst üste gelince insanın gerilmesi normal tabi.zaten genel bir sıkıntı koşullanması mevcut. diğer sıkıntılar onun üzerine biniyor işte.

beklemedeyim yine ki hayat dilimimim çoğunda beklemede oluyorum. bünye alışıyor tabi beklemeye ama her seferinde yeniden sancı başlıyor. ilk beklemenin sıkıntısı. zaman geçince beklemek, insanın hayatının bir parçası oluyor. kavuşmak değil de beklemek istiyor sanki.veya sabrettikçe daha çok geliniyor insanın üzerine? yoksa olgunlaşmak için olması gereken mi o ? hani istiridyenin içindeki inci meselesi mi yoksa? soru cümlelerinin içinden en pozitif olanını seçip bir şarkıyla veda ediyorum..

seni görebildiğim yer,
rüyalar artık,
deli diyorlar bana,
ah bu ayrılık...

27 Aralık 2009

Rüya

bırakma beni insanlar kötü,
bırakma beni korkuyorum.

kendimi yorgun hissettiğim akşamlardan bir akşam daha.. sanki sırtımda odun taşımışım sonra evde on kişiye yemek hazırlamışım,sonra da bulaşıkları yıkamışım,sonra da diye listeyi uzatabilirim ama ona da halim yok:) biraz ders çalıştım o yordu bence:) artık bünye de bıktı,napsın. altı yaşımdan beri okullardayım, nerdeyse 26 olcam hala okulluyum.. neyse ilim her yaşta öğrenilir dimi ama:)

aklım gördüğüm rüyada. beni çok etkiledi.hem iyi şeyler hissetim hem de biraz tedirgin oldum. rüya tabırlerıne baktım gayet güzel şeyler yazıyor.içimi ferahlatan şeyler.ama yine de içim bir hoş. ne bileyim rüyada kalmasın bazı şeyler istiyorum. neyse hiç girmiyim bazı konulara, en iyisi yatmak...eh bir şarkıylaa bitireyim:

Rüyalar gerçek olsa,
Seni her gün görürdüm.
O incecik beline,
Sarılarak uyurdum...

25 Aralık 2009

güzel bir cuma

nihayet güzel bir gün... sabah geç kalkma( gerçi bundan hoşnut olmadım ama napıyım ev çok sıcak,uyanamıyorum) biraz dua etme,sonra çarşılara süzülme... önceden begendıgım ama pahallı olan şimdi ise bir şekılde indirime girmiş ve beni çok şaşırtmış olan bir kıyafeti alma ( ki ayrı bir sevinçtir kendileri) sonraa birkaç gün önce bahsettiğim sürprizi yerin getirme...ki bu sürpriz günün en güzel kısmıydı... sürprizi yaptığım kişinin memnunıyetını gözlerınden okumak her seye deger... daha güzelleri senin olsun, temennileri..güzel bir akşam yemeği,tabiki çayla bırlıkte. sonra biraz ders çalışma( ki okuduklarımı anlıyorum çok şukur) , ve gecenın fınalı karamelli bir kahve çekırdek eşliğinde ve fonda bir aşk fılmı:) yeni ay ... filim hakkında yorum falan yapmıyorum izleyin siz karar verin.herkesin zevki kendıne kardeşim:)

neyse işte güzel bir cuma günüydü... her gün böyle güzel geçse de ben de şu blokcuğa sevimli, neşeli, huzurlu şeyler yazsam dimi ama:) aa hayat bu, acısıyla tatlısıyla var. hem sen degıl mısın asıl sıkıntılı zamanlarda insan olduğunu hisseden? tamam ,her şey bizim için diyelim ve tıpış tıpış uyuklamaya gidelim...

24 Aralık 2009

Sınav

bugün sinir katsayım denendi.ilk başta yanımdan geçen otobüsü kaçırdım ve kendi kendime sinirlenmicem dedim.sonra buluşacağım iki arkadaşımın geç kalacagını oğrendım kı yaklaşık yarım saat geç kalacaklardı. yine sustum,sinirlenmek yok dedim. aaa sabahki sanşsızlıklarımı saymayı unutmuşum..neyse onlar kalsın da içim daha da kararmasın.

bu aralar bir şans sorunu yaşadıgımı düşünüyorum.işlerımın yolunda olmaması bunu düşünmeme sebep oluyor.tabi bir yandan da düşünüyorum imtihandır,sabretmek gerekir,öyle her şeye hemen sahıp olamazsın falan..bunlar aklımın bir köşesinde duruyor. her ınsanın hayatında bazı dönemleri çok durgun geçebilir,aksılıklerın kol gezdiği, len bütün aksılıkler beni mi bulur diye düşündüğü, batsın bu dünya be ,halleri olabilir tabi. zaten en çok böyle zamanlarda insan ,kul,Abdullah olduğumu hatırlıyorum. acizliğimi farkına varıyorum ki ne acizim bilemezsiniz.yok yok bilirsiniz, siz de benim gibi değil misiniz sanki.

neyse işte böyle acizliğimi tüm benliğimde hissettiğim zamanlardayım. aslında yaşadıgım andan bir şikayetim yok. sağlığım süper( eh biraz da kilo versem cillop gibi olcam da neyse) , sevdiklerim yanımda,uzaktakılerle de haberlesebılıyorum, muthiş mamalar yiyebiliyorum, hala ıstedıgım çantayı alabılecek maddı gücüm var, hatta tek taş pırlanta bile alabilirim ( bu aralar fena takılıyorum takı sitelerine Allah sonumu hayır etsın) , müthiş boşnak böreği yaparım,elmalı kurabıyem de fena sayılmaz,ayrıca çok mısafırperverımde,( misafiri kusasıya kadar yedırmeyı çok severım) , istediğim filmi izleyebiliyorum ve hala gülümsemem benimle... yaw daha ne olsun dimi.. bir de utanmadan bu aralar şansım pek iyi gitmiyor mıymıylıgına bürünüyorum... anacım kim şımarttıkı seni bu kadar bilmem..hani kızım yaşın oldu 24 ,büyü artık.hem kendınle uğraşmayı bırak da etrafındakılerın işine yara artık.. milletin işlerını kolaylaştır kı insan olarak iyi bir şey yapmış olasın şu dünyada..

yazarın notu :olaya bak, içimi dökmek için yazmaya başladım.klavye aldı beni nerelere götürdü.bir de baktım ki kendime nasıhat veriyorum.üstelik zılgıtı da yedim yani.. hani yazarlar kitaba başlar sonra karakterler alır romanı götürür ya benım yazı da ona benzer bişi oldu..benzetmeye de bak sen,hiç aşagılara konmuyorum:)

19 Aralık 2009

Doğum sonrası

yıllar önce karlı bir kış sabahı.. annem camdan dışarı bakıyor ve karın yağışını izliyor.aklından da karnındaki yavrusu geçiyor. ya şimdi gelmeye kalkarsa? nasıl hastaneye giderim? bu havada dışarı çıkılmaz, biraz daha bekle bebeğim, diyerek içinden dualar ederken vaktin geçmesini bekliyor. zaten doktorun dediği tarih bayağı geçmiştir, heyecanla beklenilmeye devam edilmektedir.
bundan tam 24 yıl önce..karlı bir kış akşamı,aylardan aralık.şimdiki aralığa benzemeyen bir ay. kışın,soğuğun olduğu,yerlerin karla kaplı olduğu bir ay...günlerden çarşamba,saat dört civarı. sancılar başlar yavaşça,giderek artarak. doğunun yakşaltığını hisseden annem hemen halamın yanına gider.apar topar hastaneye gidilir ve sonra mutlu son..akşam altı civarı ,ailemin hayatı değişmiştir artık. onlar sadece eş değil artık bir anne ve bir babadır. yeni bir sıfat gelmiştir isimlerinin önüne benim doğumumla birlikte. artık hayata daha farklı bakılmaktadır.
gel zaman git zaman aradan kocaaa 24 yıl geçer...acısıyla tatlısıyla ki akılda kalan hep tatlı anılardır ki ben bardağın dolu tarafını görürüm zaten her zaman.
yeni yaşımın yeni saatleri... sevdiğim insanlarla birlikteyim,sağlıklıyım, mutluyum,kafam rahat,iç çekişlerim olsa da aşabileceğim gücündeyim. everything is ok, demekten başka bir durum yok ortada. beni mutlu eden herkese çok teşekkür ediyorum.mutlu günlerimi daha da mutlu hale getiren güzel insanlar..hayatımın her safhasında olun inşallah...

aradan geçen onca zamandan sonra insanın aklına şu iki soru takılıyor: dünyaya geldiğime memnun muyum? , annem benim gibi bir kızı olduğu için mutlu mu? ... cevapların sabitlik göstermediği,karmaşık cevapların yer aldığı bir sorular zinciri. sesli olarak cevaplanmasına gerek yok, içimizden verelim yeter.ama içimizde yüksek sesle söyleyelim ki bütün organlarımız duysun..

17 Aralık 2009

doğumm günüüü:)

uyu da büyü bebeğim,bebeğim.
ben sana eee,ninniler söyleyeyim.
elemsiz yürü geç,
bu dünya seferinden,
Allah'ım korusun
yeryüzünün şerrinden.
kalbinden, başkasına uyma.
kimseyi üzmeye kıyma,
hayat seni buna zorlasa da..

bu gün, benim dünya alemini şereflendirdiğim günün sene-i devriyesidir:) dünyaya iyi ki gelmişim,iyi ki annem beni doğurmuş da bir sürü arkadaşım olmuş, iyi ki büyümüşüm de bir sürü çanta almışım da, iyi ki iyi ki...

iyi ki kendimi tanımışım, iyi ki dostlar edinmişim ki değeri ölçülemez insanlar.iyi ki annem babam ,benim annem ve babam olmuşlar ki onların değerini bir ebeveyn olmadan önce bile iyice anlamışım...

yazıyı romantikleştirmeden kısa keseyim:) çünkü romantik değil gayet mutluyum:) herkese şimdiden kocamann teşekkürlerrr:) ehh kendime bir şarkı armağan edeyim:)

I love you baby and if it’s quite all right
I need you baby to warm the lonely nights
I love you baby, trust in me when I say
Oh pretty baby, don’t bring me down I pray
Oh pretty baby, now that I’ve found you stay
And let me love you baby, let me love you

ben de seni seviyorum bebeğim:)

16 Aralık 2009

mutluyum bee:)

yoğun bir şekilde cuma gününe hazırlık yapıyoruz.cuma günü benim dünyayı şereflendirdiğim gün:) bu sene bir değişiklik yaptım ve kendim için değil başkaları için sürpriz hazırladım. bu ayda benden başka iki bayanın da doğum günü.cuma günü bize gelecekler,ben ellerimle müthiş mamalar hazırlayacağım.üstelik minik hediyeleri de bugün alındı,çok şekerler:) tabi annecim sağolsun aynı hediyeden bana da aldı,işte bu daha güzeli:)

yapılacak olan pastanın üstünde üç kadının ismi yazacak. değişik bir durum olacak belki ama benim hoşuma gidiyor. ilk defa kendi doğduğum günde başkalarını mutlu etmek için uğraşacağım.sanırım kendime verebileceğim en güzel hediyelerden biridir bu. başkalarını mutlu etmek için çalışmak..işte bana en keyif veren duygu...bu özel günün bir başka özelliği daha olacak..birine daha sürpriz yapacağım ama bu sürpriz çok özel olacak.en çok da onun için heyecanlanıyorum.cuma akşmamına yetişir mi bilmem ama çok yakında olacağı kesin.hele bir yapabileyim o zaman yazarım yaptığımı. eğer yapamazsam şimdi boşuna yazmış olmayayım.

keyfim gıcır:) bugün yoruldum aslında.alışverişler,hediye almalar falan eve çok geç girdik.üstelik poşetleri arabadan taşımak da bana düştü ki kaç sefer yaptım.. ama şöyle bir güzellik oldu,son poşetleri eve taşırken elektirik gitti,ve biz yaklaşık kırk beş dakika dinlenmek zorunda kaldık:) işte bu çok iyi gitti.

ertesi güne girmiş bulunmaktayız... yarın büyük bir temizlik beni bekliyor..eee cuma gününe bir sürü misafirim var.mamalar,temizlik derken bayağı yorulacağım amaaa bu tatlı yorgunluk olacak:) neyse yavaş yavaş yatışa geçeyim..

aaaa unutmadan ben yılın son anlarında dünyaya gelen bir bebeğim. anneme demiştim ki nedn beni biraz daha geç doğurmadın.yeni yılda olsaydın diye. o da demişti ki sen vaktinden sonra geldin.seni bekledk biz...şaşırılacak olan şudur: ben o kadar aceleci ,tez canlı bir insanım ki nasıl dünyaya gelmek için geç kalmayı seçtim? erken gelip napıyım diye düşünmüş olmalıyım ki bencede en doğrusunu yapmışım:)

12 Aralık 2009

Emanet

Hadi kalk gel,bul bir bahane
Birazcık heves,biraz cesaret,
İlk günkü gibi duruyor hala,
Kalbin ömürlük ,bende emanet...

tüm bunlardan sonra eğer gelmiyorsa hala, gittiği yerde mutludur demek . söylenen ne bir şarkının ne bir tatlı sözün tesiri yoktur artık. dinlememek gerek bu şarkıları, seni bu havaların yanında bu şarkılar da mahvetmedi mi?

5 Aralık 2009

MÜZİK

bu gece güzel bir müzik ziyafeti çektim. uzun zamandır dinlemediğim bazı parçaları dinledim. müziği çok severim,eski zaman parçaları favorimdir.bu yüzden biraz daha erken doğsaydım dediğim olur.

eskiye ait ne varsa severim.geçmişte yaşıyorum çoğu zaman,yani sanırım. tarih dersini sevmem de bu durumumum etkisi var mı bilemiyorum ama bağlantısı vardır canım. tairh demişken şuan da çalışmam gereken bir ders, pek başarı değilim çalışma konusunda. sevemedim bir türlü çalışmayı,yani çalışıyorum ama şöyle içten gelen bir coşkum yok.kaldı ki şuan çalıştığım dersler gayet güzel.neyse artık ,umarım hevese gelirim en kısa zamanda.

şarkılardan güzel bir portpori yapıp yazacaktım buraya fakat biraz önce okuduğum birkaç yazı zihnimi dağıttı.ben de o güzelim şarkıları ele alırken zihnimin sadece onlarla ilgili olmasını istedim.o yüzden vazgeçtim yazmaktan. ama söylemeden geçemeyeceğim bişi var ki çok özlemişim şarkı söylemeyi.. lisedeyken arkadaşlarla söylerdik. ya da sahile gider gitar eşliğinde eğlenirdik. uzun zamandır yapamadığımız şeyler. ne vakit var ne de şarkı söyleyip eğlenecek halimiz. özellikle eski zaman parçalarını söylerdik,tabi biraz dalgasına yapardık.incecik sesimle daha da tizleştirirdim ki kedinin kuyruğuna bassanız da aynı ses çıkar. sanırım kendi sesimin inceliğinden ince sesli şarkıları daha çok seviyorum.gerçi kalın sesli şarkıcıları da severek dinlerim. güzel olan hr sesi sevrek dinlerim ben aslında,ayrım yoktur bende. Türk veya yabancı fark etmez,yeter ki kulağa ruha hitap etsin. ayrıca operayı da severim. o nerden çıktı demeyin, incecik sesli olacaksın,şöylee sesin kısılmadan bağıracaksın.

neyse gecenin bir vakti uzun tutmamak gerekir. gözler yorulmuş, parmaklar birbirine karışmış, esnemek başlamışken bitirmek gerek içimizde kalanları yazamadığımız şu güzelim yazımızı..

3 Aralık 2009

insan olmak

içim sıkılıyor,
kızıyorum kendime,
ruhum sıkılıyor,
vicdanım rahatsız,
yaptıklarımdan hoşnut değilim,
bozuluyor bazı şeyler,
durdurmazsam daha da ileri gidecek,
çekilmeliyim kenara,
geçenlere yol vermeliyim,
görmesinler beni,
bakmasınlar bana,
inzivaya çekilip,
kafamı dinlemeliyim,
haketmediğim güzellikleri düşünmeli,
kaçırdıklarım için üzülmeli,
çeki düzen vermeli,
artık değişmeli,
yeni bir yol seçilmeli,
doğru olanı yapmaya çalışmalı,
sonra tevekkül edilmeli...


yine insan olmanın ağırlığı altında ezilmek üzereyim...

2 Aralık 2009

:)

:):)
dünkü yazım bir yerlere ulaşmış ki dünkü iki aksilikte bugün çok basit bir şekilde çözümlendi:) Allahı ım binlerce şükürler olsun.. demek ki çok içten dua etmişim,bugün olayların çözümlenmesini öylece izledim...

moralim bozuk olduğu için bloğun rengini de değişmiştim.hani kadınlar saçlarını kestirirler veya boyatırlar ya sinirleri bozuk olduğu zaman işte ben de bloğu değiştim.( saçın doğallığından yana olduğum için rengini değiştirmiyorum.) ama çok tatlı oldu böyle:) tam bir kız bloğu:) aynı Elif Şafak ın " Aşk" kitabı gibi:) aşk dolu,sevgi dolu,sevencenlik dolu nice yazılar olsun inşallah..

Al bulutlarım sana yatak olsun
yumuşacık ,sessizce üstünü örtsün
ateşim aşkına kıvılcım olsun
sonsuz yansın yüreğinde ,hayata doysun

iyi geceler...

1 Aralık 2009

İçimden Sesler Korosu

Kim bu gözlerindeki yabancı
Yaralar beni yüreğimden
Hani ben oalcaktım yalancı
Başının tacı

nerden geldiyse aklıma bu şarkı takıldı dilime.hemen netten bulup dinlemeye başladım.bilmem canım neden bu şarkıyı istedi.acaba içimden çıkmak isteyen kelimeler bu şarkı sayesinde mi dökülecek? çok duygusal olmamakla birlikte bir aşk acısını anlatan bir şarkı. sevdiğinin gözlerinde başka birini görmek,ığğ çok iğrenç bir şey ki asla kimsenin yaşamak istemediği bir şey.

neyse olaya bu şarkıyla başlayınca metnin hep bu yönde gitmesi gerekiyor gibi bir hisse kapılıp hemen paragraf başı yapayım dedim.bugün canımı sıkan iki olay oldu. ikisi de maddi yönlü bir sıkılmaydı.annem "kızma " kelimesini kullanınca derin bir nefes alıp olayı beynimin derinliklerine atmaya çalıştım. aradan bayagı vakit geçmesine rağmen olaylar hala aklımda ama çok şükür sinirim dinmiş biraz. zaten bir baş ağrısı var ki sormayın.normalde ağrılarla pek işim olmazken bu aralar başım mızıkçılık yapıyor gibi.doktor alışkanlığım da olmadığı için ağrıları çekmeye devam. üstelik ilaç da hiç içmiyorum yani nerem ağrırsa ağrısın çekeceğim.(heh büyük konuşmamışımdır umarım) kahvemi çikolata eşliğinde içip,dizimi izleyip,babamdan öpücük aldığım halde neden geçmiyor ki bu ağrı? ayrıca anneciğim nazar duası okurken gözlerinden yaşlar da geldi.yav kim bu kadar nazar ediyor anlamıyorum, haftada on kez okunsam banamısın demiyor,her seferinde okuyanın ağzı kapanmıyor.nasıl bir yıldız düşüklüğüdür benimki.nasıl bir göze geliştir ki pek alımlı bir insan olmamama rağmen. tek özelliğim koca bir çenem olmasına rağmen ne bileyim ya sürekli nazar değdi düşüncesiyle baş ağrılarımı dikkate almıyorum da... neyse kendini öven gereksiz bir insan olmayayım şimdi,kaldı ki kendimi alçaltmakda üstüm yoktur.aslında güzel bir halt olduğum halde kendimi bir işe yaramaz bir halt olarak görürüm nedense. neyse bugün ağzım hanımkız modundan çıkmış sanki facebookta öylesine yazdığım, amacımın dalga geçmek olduğu yazılara döndü burası. halbuki aşk yuvamdı benim burası:) şöyle en melankonik zamanlarımda ellerimi tuşlara basardım,kelimelerimden çok daha derinlerde olurdu düşüncelerim, karamsarlık ve duygusallık içinde olurdu ruh halim. bu akşam bişi var bende.ay inanmıyorum bişi yazdım,"bir şey" yazacağıma. değişiyorum sanırım. kabuk mu değiştiriyorum, yazma şeklimi mi ,yoksa yoksa ben mi değişiyorum? yo yo olamaz, ben çok sabit fikirliyimdir,değişime çok kapalıyım.değişemem ben..biri beni engellesin.nasıl yeni ufuklara yelken açarım,olamaz,gelemem ben böyle yeniliklere,gün ışıklarına,umutlara...eski halime dönmeliyim hemen.beni bu facebook bozdu,sonra okuduğum bloglar... çift kişilikli mi oldum yoksa? blogdaki fenur,gerçek hayattaki fenur tabi bir de içteki fenur ki bu kişilik pek kendini belli etmemektedir. içimden sesler korosu karman çorman haldeyken yazmakla içimdekileri dökmüyorum bu akşam .bilakis içimdeki kazanı karıştırıyorum.

kafam karıştı,aklım oynadı yerinden,üstelik hala başımın birkaç hücresi ağrı içinde kıvranıyor ve ben ilaç içmemekte direniyorken yazmanın mantığı nedir acaba? her şeyde mantık aramaya gerek varmış gibi saçma sapan sorularla daha da kızdırmıyım başımın svimli hücrelerini ve bir elvada cümlesiyle hoşça bırakayım blokcuğumu..